Bu yazıma da bir önceki yazımdaki gibi Albert Einstein tarafından söylenen bir söz ile başlamak istiyorum. “Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan daha zordur.”
Önyargı, haklılığı kanıtlanmamış bir tutumu belirtmektir. Hepimiz ister istemez insanları katı bir sınıflandırmaya sokarız. Kimimiz ırkından, kimimiz dini inancından, kimimiz memleketinden, siyasi görüşünden ve daha birçok nedenlerden karşılaştığımız insanlar hakkında, onlarla ilgili bilgimiz olmadan, kendi kafamızda bir profil oluştururuz. Bu profil doğrultusunda davranırız ve kolay kolay da bu profilden vazgeçmeyiz. Oysaki hakkında profil oluşturduğumuz kişi bu profilin zıttıdır çoğu zaman.
Önyargıları oluşturmak kolay da peki önyargıların toplumsal sonuçları neler?
Birincisi, önyargıların yaygın olduğu her yerde önyargıların hedefi olan grubun veya kişinin yaşadıkları çevreleri ayırma eğilimi görülmesidir. Diğer bir sonuç ise, önyargıların hedefi olanların kendilerini baskı altında tutan kişilerden nefret etmeleridir. Ayrıca önyargılar toplumsal engellemeler yaratmaktadır.
Bu noktada çoğunuzun bildiği bir hikayeyi örnek vermek istiyorum:
Uzaklarda bir köyde, çocuğu doğmadan kocasından ayrılmış tek başına yaşayan hamile bir kadın kendisine arkadaş olması için dağda yaralı bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başlar. Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşır. Birkaç ay sonra kadının çocuğu doğar. Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır. Kadın bir gün birkaç dakikalığına bile olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kalır. Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır. Kadın eve döndüğünde gelinciğin ağzının kanlı olduğunu görür. Anne çıldırmışcasına gelinciğe saldırır ve hayvanı oracıkta öldürür. Tam o sırada içerideki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne odaya yönelir ve odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görür. Gelincik bebeğin hayatını kurtarmıştır. Ama annenin önyargısının kurbanı olmuştur. Anne, gelincik evcil bir hayvan olmadığı için ona bebeğini öldürme suçunu yakıştırmıştır. Önyargılar bazen böyle kötü sonuçlara neden olmaktadır. İnsanlar önyargılardan tamamen kurtulmasalar bile onları en aza indirgemenin yollarını bilmelidirler.
Öncelikle öfkeyi kontrol edebilmeyi öğrenmelisiniz, okumak ve okuduğunuzu sindirmelisiniz, insanlara sorular sormaktan çekinmemelisiniz, dedikodulara hemen inanmamalısınız, insanları her hata yaptığında sınıflandırmamalısınız, herkes hata yapabilir.
Önyargılarınıza bir DUR! demelisiniz.