Zamanla gözyaşın kurur dediler. Güvendim sözcüklere. Büyümeyi bekledim kelimelere yetişebilmek için. Çocukluğum beni türlü türlü hayallere sürüklerken hep bekledim geleceği. Her çocuk gibi büyümek istedim. Mutluluğun bedenlerimize saklandığını zannederken, yıllar bir rüzgâr misali bir anda fark ettirmeden çarptı geçti. Savrulup kendime geldiğimde bedenim değişmiş, ruhum feryatlarıyla afallamış ve gözlerim yüzümü yağmurlarıyla ıslatıyordu. Gitgide hayallerimde benden korkarak uzaklaştılar. Ve bununla beraber yıllar geçerken yalnızlık bana yaklaşıyor dibime kadar sokuluyordu. Önce fark etmedim yalnızlığın beni bu kadar seveceğini. Yalnızlık beni sevdikçe ara sıra olan ziyaretleri giderek sıklaşıyor, beni yanına çağırıyordu. Var olmadığını düşünerek kendi aynamın arkasına saklanıyordum. Ama giderek içimde onu yaşamaya başlamıştım bir kere. Özlüyordum. Sevmediğimi sanıyordum, fakat arıyordum yalnızlığı.
Yalnızlığın hayatınızda asla olmasını istemezsiniz. Bende kendimden kaçarken sığınacak bir yuva olarak bulmuştum yalnızlığı. Yani bazen ruhunuz ile bedeniniz arasında sıkışıp kaldığınızda en iyi dostunuzdur aslında. Kocaman dünya dönerken etrafınızda sanmayın siz durgun su gibi olduğunuz yerde akacaksınız! Yalnızlık insanın içinde sanki hep aynı bir yerdeymiş gibi gelse de hayallerinizde, rüyalarınızda, işinizde, arkadaşlık ilişkilerinizde, bütün ruh aleminiz de patlarda patlar. Hatta öyle anlar gelir ki yalnızlık bedeninize yapışıp kalır ne kadar uğraşsanız da çekip atamazsınız.
Yalnızlığı yaşamak aşk yaşarken iki duyguyu bir arada yaşamak gibidir. İnsanlar bugünü yarını yaşarken siz kendi içinizde bazen bir deniz kıyısında limonatanızı içersiniz, bazen maceralara atılıp aksiyon yaşarsınız, bazen de en güzel aşkların doruğunda kendinizi bulursunuz, bazen de gecenin sessizliğinde susarak çığlıklar atarken bulursunuz kendinizi. Aşkın en büyüğünü yaşarken aşk nasıl sizi kendisine esir alıyorsa; yalnızlıkta giderek bir bekçi olur kapınıza ne sizi çıkartır, ne de içeriye başkasını alır.
Derler ya yaşamadan bilemezsin diye; Yalnızlığı tatmadan uçamazsın sözcüklerin diyarına. Öyle olduğunu sanıp uçmaya kalkarsın. Uçamazsın, düşersin. Yalnız olmak demek tek olmak demek değildir;
O tekliği kendi içinde yaşamaktır.
Dışarıda hayat devam ederken, içindeki boşlukta köşeden köşeye tek savrulmaktır.