Oscar Wilde romantik aşklar ile ilgili; “Romantik aşk zenginlerin ayrıcalığıdır, işsiz olanların değil. Fakirler, sıradan ve pratik zekâlı olmalıdır.” demiş.
Kendisine telefon açıp “Hadi canım sen de!” demeyi düşündüm ancak adam 1900 yılının Kasım ayında hayata gözlerini yummuş.
Bizim gençliğimizin bir bölümü romantik Türk filmleri ile geçti.
Sert babalar yüzünden bir araya gelemeyenler, zengin kız fakir oğlan…
Oscar Wilde bu tespiti ile bana palavra atmasın.
Romantik aşk fakirlerin ekmeğidir.
Veya en azından eski zamanlarda öyleydi.
Eskiler; kız arkadaşları evden çıkıp ekmek almaya giderken görebilsin diye, fırına giderken iki laf edebilsin diye bütün bir gün kapı gözledikleri bile olurmuş…
Bu anlattıkların 50 sene önceydi diyenler olursa katılırım.
Günümüzde gençlerin bir araya gelmesinde genellikle eski zamanlarda ki gibi pek bir kısıtlama yok.
Günümüzde romantik aşk devam ediyor ancak yeni sevgili cep telefonları ve lüks arabalar…
İnsanların hayallerinde pembe panjurlu ev ve gürbüz çocuklar geçmişte kalmış…
Yeni bir marka çıkıyor herkes telefonunu değiştiriyor…
Son model bir lüks araba bütün gençlerin hayali…
Sonra neler oluyor diye sorarsanız.
Oscar Wilde’nin belirttiği gibi romantiklik sona eriyor ve insanlar pratik zekalı bir dönüşüme geçiyor.
Bu duruma karşı söylenecek pek bir şey kalmıyor.
“Hayat bir taksi gibidir. Bir yere gitseniz de, sabit dursanız da taksimetre işliyor!”
teknoloji geliştikçe sahip olduğumuz değerler yitip gidiyor elimizden. Her insan kendinden bir önceki dönemi daha çok arzular, ama hiç gelmez o eski filmlerdeki gibi hayat.